5 Ocak 2019 Cumartesi

AĞIZ KİLİDİ


Adam karşısında polisi görünce çok şaşırmıştı. Anne ve iki çocuk ile akşam yemeği yemekteydi. Bir yandan televizyona bakıyor, bir yandan da iki çocuğun sınıftaki durumları hakkında bilgi alıyordu. Anne, boş bakışlarla kendi halinde dizi izliyor, Adam iki çocuk ile konuşmaya başladığında televizyonun sesini biraz daha açıyordu.
            Karşı dairedeki ev soyulmuştu. Hırsızlar, sanılanın aksine kapı kilidini hiç zorlanmadan açabilmişlerdi. Şimdi polis, hırsızların Adam’ın yakını olup olmadığı ihtimalini araştırmaktaydı. Adam komşusunu tanımadığını belirtti. “Ne çalmışlar?”  diye sordu. Polis, hırsızların bir kaç ziynet eşyasını ve bir miktar nakit parayı çaldıklarını söylemişti. İşin en garip tarafı ise sonradan gelmişti; hırsızlar anneyi ve iki çocuğu da çalmışlardı.
            Anne ve iki çocuk için eşya muamelesi yapılması belki de pek hoş karşılanmayacaktır, ama polis ile adam arasında geçen diyalog sırasında polisin, Anne ve iki çocuk için “kaçırılmak” yerine “çalınmak” kelimesini kullanması, Adam’ın kafasında pek de fazla soru işareti yaratmamıştı. Onun kafasında yer eden şey daha çok, hırsızların “götürmüş” olduklarıydı.
            Hırsızların Anne ve iki çocuk ile ne yapmak istediklerini bilemeyiz – ki meselemiz bu değil. Bildiğimiz tek şey, Adam’ın ertesi gün ilk iş olarak evin kapı kilidini değiştirmek konusunda bir takım çabalara girişmiş olduğudur. Mesai saatinin erken başlamasına ve patronun geç kalan çalışanlarına karşı tutumu sert olmasına rağmen Adam riski göze almıştı.    Anne konuyu akşam yemeğinde açmıştı. Karşı komşuya hırsız girmişti ve bundan sonra iki çocuk, sokakta gördükleri tanımadıkları insanlardan şeker, çukulata veya bayıltıcı ilaç alamayacaklardı. Ev ile okul arasında mekik dokuyacaklardı. Okul servisinin penceresinden kafalarını bile uzatamayacaklardı artık. Adam, sadece kafasını sallamakla yetinmişti.
            Ev güvenliydi, okul güvenliydi, iş güvenliydi... Bu güvenli mikrosistemler arasında ulaşımı sağlayan taşıtlar, emniyet kemerleri, yeni nesil ABS sistemleri, trafik kuralları, ve kaliteli arabalar sayesinde güvenliydi. Peki nasıl oluyordu da, kapı komşusuna hırsız girebiliyordu?
            Adamın işe giderken düşündükleri bunlardı. Hayretler içinde kalsa da, Adam kendisini önlem almak zorunda hissediyordu. Ertesi gün yemekte yeni bir konuyu masaya getirmişti; kapıyı değiştireceklerdi. Elinde bir dolu broşür ile eve dönmüştü; firmalar roketatarlara bile dayanıklı kapılar ürettikleri için kendileriyle gurur duyuyorlardı. Çelik kapılar, metal alaşımlar, ekstra kilitler, yüz tanımalı, göz taramalı, parmak izli kapılar ve diğerleri... Ödeme koşulları da oldukça uygundu.
            Anne, renge ve şekle karar verdikten sonra kapı takılmıştı. İlk önce kendileri de eve girmekte zorlanmışlardı, ama ufak çaplı bir ücret karşılığında aldıkları “kapı açma teknikleri eğitimi” sayesinde kendi mülkiyetlerine girmeyi başarabilmişlerdi.
            Adam hala hırsızların ne sebeple Anne ve iki çocuğu “çaldıklarını” sorgulamaktaydı. Yolda, evde, işte tek düşündüğü şey buydu. İlk başta bu konuya fazla önem vermemiş olsa da, içindeki korku günden güne büyümekteydi. O akşam haberlerde –yine bir yemek masasında oturmaktaydılar- kaçırılan Anne ve iki çocuklara neler yapıldığı, tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriliyordu. Kaçırılan Annelere yemek pişirtiliyor, ev işleri yaptırılıyor ve ara sıra cinsel ilişkiye girmek konusunda zorlanıyorlardı. Kaçırılan iki çocuklar ise, hırsızlık mesleğinin geleceği için zorla okula gönderiliyorlardı.
            Haberlerde ayrıca hırsızlara karşı nasıl önlem alınabileceğine dair ufak-zahmetsiz-ucuz önlemler sıralanıyordu; Yalnızca giriş kapısını korumak yetersizdi. Hırsızlar akraba ya da sucu taklidi yapabilirlerdi. Öyle her yerden su alınmamalıydı. “Su satmak” konusunda uzman hale gelmiş şirketlere yönelmek gerekliydi. Kapıların önüne kamera takmak şarttı. Ev sahibi, tanımadıklarına her ne koşulda olursa olsun – cinayet bile işlense – kapıyı açmamalıydı. Pencerelere – kaçıncı kat olursa olsun – kilit takılmalıydı. Maddi durumu iyi olanlar alarm taktırmalıydı. Haber, bir son dakika gelişmesi ile kesilmişti. Hırsızlar, yine anneleri ve iki çocukları hedef almıştı.
            Adam ertesi gün tam techizatlı olduğu halde eve dönmüştü. Pazar günüydü ve Pazar günleri, evin güvenliğini arttırmak için en uygun gündü. Kahvaltının ardından hiç vakit kaybetmeden işe koyuldu.
            Tamirat bittiğinde Adam kendisini eskisine oranla çok daha güvende hissediyordu. Anne ve iki çocuk koruma altına alınmıştı.
            Adam, ertesi gün iş yerinde garip bir diyaloğa şahit olmuştu;
            “Duydun mu? Hırsızlar yine anne ve iki çocuğu kaçırmışlar.”
            “Nasıl olmuş?”
            “Hırsızlar, Anne ve iki çocuktan, karşıdan karşıya geçebilmek için yardım istemişler. Onlar da yardım etmiş.”
            “Eeee?”
            “Karşı tarafta başka hırsızlar arabanın içinde bekliyorlarmış. Anne ve iki çocuğu bayıltıp kaçırmışlar.”
            “Artık işlek caddelerde bile rahat yok.”
            Adam, duydukları karşısında şok olmuştu. Bir anlığına başının döndüğünü hissetti. Hemen amirine gidip öğleden sonrası için izin istedi. “Tüm bunlar hep iyi niyetten.” dedi kendi kendisine. Şahsi güvenlik malzemeleri satan bir markete gitti ve Anne ile iki çocuk için “ağız kilitlerinden” aldı. Ağız kilitlerindeki özel kampanyayı kaçırmadığı için kendisini özel hissetti.
            Akşam yemeğinde Adam, Anne ve iki çocuk bir araya gelmişti. Anne bir yandan televizyon izliyor, diğer yandan yemeğini yiyordu. İki çocuk, okuldaki en güzel-yakışıklı adem oğlunun kim olduğuna dair hararetli bir tartışmaya girmişti. Adam ise hiç konuşmuyordu. Düşünceliydi. İştahı yoktu. Yemeğini çatalıyla dürtükleyip duruyordu. Daha fazla dayanamadı. İçeri gidip ağız kilitlerini getirdi. Anne ve iki çocuk, ilgisiz tavırlarla ağız kilitlerine baktı. Adam ilgi çekmek için öksürdü, kızardı, bozardı. Ardından da ağız kilitlerinin faydalarından ve sokaktaki kötü niyetli insanlardan bahsetti. Hırsızlar kötü niyetliydi ve Anne ve iki çocuğun korunması gerekliydi. En iyisi hiç kimseyle konuşmamaktı.
            Anne ve iki çocuk ağız kilitlerini aldılar. Adam, ilk önce kullanım kılavuzunun okunması gerektiğini söyledi ve kılavuzu kurcalamaya başladı. Anne ve iki çocuğa, ağız kilitlerinin nasıl kullanılacağını gösterdi. Kılavuzda belirtilen yan etkileri de okuduktan sonra (bir şeyler eklenebilir.) ağız kilitlerini sahiplerine teslim etti.
            Anne ve iki çocuk belirtilen prosedürlere uyarak ağız kilitlerini taktılar. Anne, yemeğini yerken dizisini izlemeye devam etti. İki çocuk sessizce yemeklerini yiyordu ve Adam, uzun süreden beri ilk defa, yemeğini huzur içinde yemenin keyfini çıkartıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder