Adam karşısında polisi
görünce çok şaşırmıştı. Anne ve iki çocuk ile akşam yemeği yemekteydi. Bir
yandan televizyona bakıyor, bir yandan da iki çocuğun sınıftaki durumları
hakkında bilgi alıyordu. Anne, boş bakışlarla kendi halinde dizi izliyor, Adam
iki çocuk ile konuşmaya başladığında televizyonun sesini biraz daha açıyordu.
Karşı dairedeki ev soyulmuştu. Hırsızlar, sanılanın
aksine kapı kilidini hiç zorlanmadan açabilmişlerdi. Şimdi polis, hırsızların
Adam’ın yakını olup olmadığı ihtimalini araştırmaktaydı. Adam komşusunu
tanımadığını belirtti. “Ne çalmışlar?”
diye sordu. Polis, hırsızların bir kaç ziynet eşyasını ve bir miktar
nakit parayı çaldıklarını söylemişti. İşin en garip tarafı ise sonradan
gelmişti; hırsızlar anneyi ve iki çocuğu da çalmışlardı.
Anne ve iki çocuk için eşya muamelesi yapılması belki de
pek hoş karşılanmayacaktır, ama polis ile adam arasında geçen diyalog sırasında
polisin, Anne ve iki çocuk için “kaçırılmak” yerine “çalınmak” kelimesini
kullanması, Adam’ın kafasında pek de fazla soru işareti yaratmamıştı. Onun
kafasında yer eden şey daha çok, hırsızların “götürmüş” olduklarıydı.
Hırsızların Anne ve iki çocuk ile ne yapmak istediklerini
bilemeyiz – ki meselemiz bu değil. Bildiğimiz tek şey, Adam’ın ertesi gün ilk
iş olarak evin kapı kilidini değiştirmek konusunda bir takım çabalara girişmiş
olduğudur. Mesai saatinin erken başlamasına ve patronun geç kalan çalışanlarına
karşı tutumu sert olmasına rağmen Adam riski göze almıştı. Anne konuyu akşam yemeğinde açmıştı. Karşı
komşuya hırsız girmişti ve bundan sonra iki çocuk, sokakta gördükleri
tanımadıkları insanlardan şeker, çukulata veya bayıltıcı ilaç alamayacaklardı.
Ev ile okul arasında mekik dokuyacaklardı. Okul servisinin penceresinden
kafalarını bile uzatamayacaklardı artık. Adam, sadece kafasını sallamakla
yetinmişti.
Ev güvenliydi, okul güvenliydi, iş güvenliydi... Bu
güvenli mikrosistemler arasında ulaşımı sağlayan taşıtlar, emniyet kemerleri,
yeni nesil ABS sistemleri, trafik kuralları, ve kaliteli arabalar sayesinde
güvenliydi. Peki nasıl oluyordu da, kapı komşusuna hırsız girebiliyordu?
Adamın işe giderken düşündükleri bunlardı. Hayretler
içinde kalsa da, Adam kendisini önlem almak zorunda hissediyordu. Ertesi gün
yemekte yeni bir konuyu masaya getirmişti; kapıyı değiştireceklerdi. Elinde bir
dolu broşür ile eve dönmüştü; firmalar roketatarlara bile dayanıklı kapılar
ürettikleri için kendileriyle gurur duyuyorlardı. Çelik kapılar, metal
alaşımlar, ekstra kilitler, yüz tanımalı, göz taramalı, parmak izli kapılar ve
diğerleri... Ödeme koşulları da oldukça uygundu.
Anne, renge ve şekle karar verdikten sonra kapı
takılmıştı. İlk önce kendileri de eve girmekte zorlanmışlardı, ama ufak çaplı
bir ücret karşılığında aldıkları “kapı açma teknikleri eğitimi” sayesinde kendi
mülkiyetlerine girmeyi başarabilmişlerdi.
Adam hala hırsızların ne sebeple Anne ve iki çocuğu
“çaldıklarını” sorgulamaktaydı. Yolda, evde, işte tek düşündüğü şey buydu. İlk
başta bu konuya fazla önem vermemiş olsa da, içindeki korku günden güne
büyümekteydi. O akşam haberlerde –yine bir yemek masasında oturmaktaydılar-
kaçırılan Anne ve iki çocuklara neler yapıldığı, tüm çıplaklığı ile gözler
önüne seriliyordu. Kaçırılan Annelere yemek pişirtiliyor, ev işleri
yaptırılıyor ve ara sıra cinsel ilişkiye girmek konusunda zorlanıyorlardı.
Kaçırılan iki çocuklar ise, hırsızlık mesleğinin geleceği için zorla okula
gönderiliyorlardı.
Haberlerde ayrıca hırsızlara karşı nasıl önlem
alınabileceğine dair ufak-zahmetsiz-ucuz önlemler sıralanıyordu; Yalnızca giriş
kapısını korumak yetersizdi. Hırsızlar akraba ya da sucu taklidi
yapabilirlerdi. Öyle her yerden su alınmamalıydı. “Su satmak” konusunda uzman
hale gelmiş şirketlere yönelmek gerekliydi. Kapıların önüne kamera takmak
şarttı. Ev sahibi, tanımadıklarına her ne koşulda olursa olsun – cinayet bile
işlense – kapıyı açmamalıydı. Pencerelere – kaçıncı kat olursa olsun – kilit
takılmalıydı. Maddi durumu iyi olanlar alarm taktırmalıydı. Haber, bir son
dakika gelişmesi ile kesilmişti. Hırsızlar, yine anneleri ve iki çocukları
hedef almıştı.
Adam ertesi gün tam techizatlı olduğu halde eve dönmüştü.
Pazar günüydü ve Pazar günleri, evin güvenliğini arttırmak için en uygun gündü.
Kahvaltının ardından hiç vakit kaybetmeden işe koyuldu.
Tamirat bittiğinde Adam kendisini eskisine oranla çok
daha güvende hissediyordu. Anne ve iki çocuk koruma altına alınmıştı.
Adam, ertesi gün iş yerinde garip bir diyaloğa şahit
olmuştu;
“Duydun mu? Hırsızlar yine anne ve iki çocuğu
kaçırmışlar.”
“Nasıl olmuş?”
“Hırsızlar, Anne ve iki çocuktan, karşıdan karşıya
geçebilmek için yardım istemişler. Onlar da yardım etmiş.”
“Eeee?”
“Karşı tarafta başka hırsızlar arabanın içinde
bekliyorlarmış. Anne ve iki çocuğu bayıltıp kaçırmışlar.”
“Artık işlek caddelerde bile rahat yok.”
Adam, duydukları karşısında şok olmuştu. Bir anlığına
başının döndüğünü hissetti. Hemen amirine gidip öğleden sonrası için izin
istedi. “Tüm bunlar hep iyi niyetten.” dedi kendi kendisine. Şahsi güvenlik
malzemeleri satan bir markete gitti ve Anne ile iki çocuk için “ağız
kilitlerinden” aldı. Ağız kilitlerindeki özel kampanyayı kaçırmadığı için
kendisini özel hissetti.
Akşam yemeğinde Adam, Anne ve iki çocuk bir araya gelmişti.
Anne bir yandan televizyon izliyor, diğer yandan yemeğini yiyordu. İki çocuk,
okuldaki en güzel-yakışıklı adem oğlunun kim olduğuna dair hararetli bir
tartışmaya girmişti. Adam ise hiç konuşmuyordu. Düşünceliydi. İştahı yoktu.
Yemeğini çatalıyla dürtükleyip duruyordu. Daha fazla dayanamadı. İçeri gidip
ağız kilitlerini getirdi. Anne ve iki çocuk, ilgisiz tavırlarla ağız
kilitlerine baktı. Adam ilgi çekmek için öksürdü, kızardı, bozardı. Ardından da
ağız kilitlerinin faydalarından ve sokaktaki kötü niyetli insanlardan bahsetti.
Hırsızlar kötü niyetliydi ve Anne ve iki çocuğun korunması gerekliydi. En iyisi
hiç kimseyle konuşmamaktı.
Anne ve iki çocuk ağız kilitlerini aldılar. Adam, ilk
önce kullanım kılavuzunun okunması gerektiğini söyledi ve kılavuzu kurcalamaya
başladı. Anne ve iki çocuğa, ağız kilitlerinin nasıl kullanılacağını gösterdi.
Kılavuzda belirtilen yan etkileri de okuduktan sonra (bir şeyler eklenebilir.) ağız
kilitlerini sahiplerine teslim etti.
Anne ve iki çocuk belirtilen prosedürlere uyarak ağız
kilitlerini taktılar. Anne, yemeğini yerken dizisini izlemeye devam etti. İki
çocuk sessizce yemeklerini yiyordu ve Adam, uzun süreden beri ilk defa,
yemeğini huzur içinde yemenin keyfini çıkartıyordu.